Erol Bilecik


İşlem Durum Simge - Process Status Icon
Popup Close
Erol Bilecik
Erol Bilecik Biyografi

TÜSİAD

Basın Bültenleri


TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik’in Anadolu Ajansı Mülakatı – 5 Şubat 2017





TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik Anadolu Ajansının sorularını yanıtladı. Erol Bilecik mülakatta şunları kaydetti:
"Hem küresel hem de ülke içinde yaşadığımız gelişmeler, ekonomiyi zaman zaman olumsuz etkilemesine rağmen, büyümeyi sürdürüyoruz. Ancak olumsuz gelişmeler finansal koşulların giderek sıkılaşmasına neden oluyor. Ülke içinde işsizlik oranındaki artışa paralel olarak, harcamalar ve talep akışının, eskisine oranla daha zayıfladığını görüyoruz. Son 10 yılda çok önemli bir büyüme ivmesi yakaladık ancak bunun karşılığında bir miktar risk de biriktirmiş olduk. Döviz cinsinden borçluluğumuz yükseldi, kredilerin mevduata oranı da %100’ün üzerine çıkmış durumda. Ancak bu borç halen yönetilebilir bir boyuttadır. Risklerimizi iyi yönetip, belirsizlikleri azaltıp, piyasalara ve yatırımcıya güven verdiğimizde olumsuz durumları ortadan kaldıracağımıza inanıyorum.
Bu açıdan ekonomi yönetimimize önemli görevler düşmektedir. Risklerin iyi yönetilmesi ve yatırımcıya güven verilebilmesi için denetleyici ve düzenleyici kurumların görevlerini bağımsız bir şekilde yapabilmeleri lazım. Politika yapıcıların da söylem birliği içerisinde hareket etmesi ve akılcı, şeffaf, öngörülebilir politikalar ile yatırım ortamını iyileştirmeleri en büyük beklentimiz. Kısa vadede talebi artıracak önlemler alınırken, uzun vadeli yatırım perspektifine destek verebilecek adımlar atılmasına özen gösterilmelidir. Bu dönemde biraz daha yavaş büyüyor olabiliriz fakat sabırlı ve emin adımlar atarak, ekonomide her zaman fırsatların olduğunu görerek, ülkemizin potansiyeline güvenmeli ve kararlılıkla yolumuza devam etmeliyiz.”
Dış talebin artmasının, bu yıl ekonomide olabilecek en iyi senaryo olduğunu gözlemliyoruz. Çünkü iç taleple büyüme sınırlı olabilir.
Uzun dönemdir kurdaki dalgalanmaların yurtdışındaki gelişmelere çok bağlı devam ettiğini ve 2017’de de gelişmekte olan ülkeler için maalesef çok olumlu bir senaryo çizilmediğini belirten Erol Bilecik,
“Bunun yanısıra Avrupa ve ABD’de büyüme hızlanıyor. Bu küresel ekonomi için ve dolayısıyla bizim ihracatımız açısından olumlu bir gelişme. Dış talebin artmasının, bu yıl ekonomide olabilecek en iyi senaryo olduğunu gözlemliyoruz. Çünkü iç taleple büyüme sınırlı olabilir. Finansal koşullar artık eskisi gibi yüksek kredi büyümesiyle iç talebi finanse etmeye el vermeyebilir. Mali politikadan da son iki yılda büyümeye epey destek geldi, kamu harcamaları arttırıldı. Her zaman başarıyla yaptığımız gibi, mali disiplini korumamız en kritik konu. Dolayısıyla, bu yıl dış talebin öne çıktığı bir büyüme Türkiye için daha sağlıklı olacaktır. Güvenlik sorunlarının en aza indirilmesi de ana beklentilerimizden. Nitekim bu hem turizm sektörüne hem de büyümeye destek verecektir”
dedi.
Eğer mali disiplininiz sağlamsa, Merkez Bankanız bağımsız bir şekilde politika yapıyor ve piyasaya güçlü mesajlar verebiliyorsanız, bu tür olayların ekonomik bir krize dönüşmesini engelleyebilirsiniz.
Yabancıların Türkiye algısının olumluya dönmesini sağlamak gerektiğine dikkat çeken Bilecik,
“Zira yatırımcı sadece olaylara bakmaz, bunlara nasıl politikalar ile tepki verdiğimize, kısaca bizim ne yaptığımıza daha fazla dikkat ederler. Bütün gelişmekte olan ülkelerde siyasi belirsizlikler, çalkantılar, yolsuzluk skandalları ve terör zaman zaman ortaya çıkıyor. Bu gelişmeler karşısında, kurumları güçlü olan ülkelerin yatırımcı güvenini devam ettirebildiklerini gözlemliyoruz. Eğer mali disiplininiz sağlamsa, Merkez Bankanız bağımsız bir şekilde politika yapıyor ve piyasaya güçlü mesajlar verebiliyorsanız, bu tür olayların ekonomik bir krize dönüşmesini engelleyebilirsiniz. Yatırım kuruluşlarının not indirme nedenlerine bakarsanız son zamanlarda en önemli atıflar kurumlara yapılıyor.
Aynı şekilde terör olayları karşısında, güvenlik endişeleriyle demokratik değerlerden taviz vermemeliyiz. Hem terörün üzerine kararlı bir şekilde gidebilmeli, hem de insan hakları, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü gibi demokrasinin temelini oluşturan değerleri korumalıyız. Zaten terörün esas amacı barış ve huzur ortamını bozarak bizi bu temellerden uzaklaştırmaktır. Bu amaçlarına ulaşmalarına asla izin vermemeliyiz. Dünyaya karşı da ülkemizin imajını ancak böyle koruyabilir ve iyileştirebiliriz.”
şeklinde konuştu.
Küresel düzeyde işbirliğinin artırılması çabası içinde olmalıyız. Yeni işbirliği modellerini ve küresel yönetişimi tartışmamız gerekiyor.
ABD ve Avrupa’da enflasyonun tekrar yükselmeye başladığını dolayısıyla, uzmanların FED’in önümüzdeki yıl faizleri artıracağına kesin gözüyle baktıklarına değinen Bilecik Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin eskisi kadar bol ve ucuz finansman bulamayabileceklerini belirterek şunları kaydetti:
“Başkan Trump’ın politikaları, şu an için belirsizliğini koruyor. Seçim döneminde sıklıkla tekrarlandığı gibi Amerika’nın korumacı politikalara yönelmesi, dünyada da benzer tepkiler doğurarak ticaret savaşlarını başlatabilir. Halbuki küresel ekonomide artık sınırlar neredeyse ortadan kalkmış ve dijitalleşmenin de etkisiyle entegrasyon giderek hız kazanmış durumda. Elbette bu hızlı değişim ile ülke içi eşitsizliklerin artması ve sektörel değişimlerin yarattığı olumsuz etkiler, sosyal sorunlara neden olabilir. Ancak bu, küreselleşmenin durması gerektiği anlamına gelmiyor. Küresel düzeyde işbirliğinin artırılması çabası içinde olmalıyız. Yeni işbirliği modellerini ve küresel yönetişimi tartışmamız gerekiyor. G20 bunun için iyi bir platformdur”
dedi.
Ekonomiye verilen zararın en aza indirilebilmesi için mümkün olan en kısa sürede, bu terör yapısının temizlenmesini ve OHAL uygulamasının sonlandırılmasını temenni ediyoruz.
“Darbenin gerçekleşmesi halini tasavvur dahi edemeyiz! 15 Temmuz darbe girişimine en sert mesajları veren kurumların başında olduk ve bu durumu ilk gün itibariyle dünyaya anlattık. Geçmiş darbelerin ülkemizde yarattığı siyasi ve sosyal hasarı hepimiz biliyoruz.”
şeklinde konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Darbe girişiminin ekonomiye etkisinin doğal olarak olumsuz olduğunu söyleyerek şunları ifade etti:
“Devletin içerisine uzanan terör yapısının temizliği ve ekonomiye etki eden bağlantılarının ortaya çıkarılması beklenenden de uzun sürdü. OHAL, 9 aya uzatılmış durumda. Bu durum hem yabancı algısını olumsuz etkiliyor, hem de içeride belirsizliklerin devam etmesine neden olarak ticari hayatta güvenin tam olarak tesis edilmesini engelliyor. Şüphesiz devletin içerisinde uzun zamandır yuvalanmış bu yapı ile mücadelenin ne kadar zor olduğunun farkındayız. Ancak ekonomiye verilen zararın en aza indirilebilmesi için mümkün olan en kısa sürede, bu terör yapısının temizlenmesini ve OHAL uygulamasının sonlandırılmasını temenni ediyoruz.”
İş dünyası olarak 2017 yılında önceliğimizin yapısal iktisadi reformlar olması gerektiğini görüyoruz. Ekonomik temellerimizin daha da sağlam olmasını önemsiyoruz. Bunun için makro istikrarı sağlayacak koşulların bir an önce oluşturulması ve yapısal reformların ivedilikle hayata geçmesini her fırsatta dile getiriyoruz.
Bilecik, 2016 yılının oldukça zorlu bir yıl olmasına rağmen yatırım ortamının iyileştirilmesi için kamu ve özel sektörün en fazla bir araya geldiği, bu ortak gaye etrafında birlik olduğu bir yıl olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Başbakan Yardımcımız Sayın Nurettin Canikli’nin başkanlığında “Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu”, dünya ekonomisine yön veren iş dünyası temsilcilerinden oluşan “Yatırım Danışma Konseyi”, tüm paydaşları bir araya getiren “Sanayide Dijital Dönüşüm” platformu yatırımın her boyutu ve her aşaması için gerekli altyapının sağlanması üzerine çalıştı. Bu gelişmelerden büyük memnuniyet duyduk. Biz de TÜSİAD olarak tüm bu platformlarda yer alarak, iş dünyasının görüşlerini paylaştık, katkı verdik ve vermeye devam edeceğiz.
Öte yandan yüksek katma değerli üretimimizi artırmak üzere Ar-Ge, Sınai Mülkiyet Kanunu gibi düzenlemeler ile vergi alanındaki iyileştirmeler yatırımcılar için son derece önemli gelişmeler oldu.
İş dünyası olarak 2017 yılında önceliğimizin yapısal iktisadi reformlar olması gerektiğini görüyoruz. Ekonomik temellerimizin daha da sağlam olmasını önemsiyoruz. Bunun için makro istikrarı sağlayacak koşulların bir an önce oluşturulması ve yapısal reformların ivedilikle hayata geçmesini her fırsatta dile getiriyoruz.
Bu yapısal sorunların yanında, son dönemde yaşanan olayların yatırımcılar nezdinde olumsuz algı yaratmaması için öncelikle OHAL’in mümkün olabilecek en kısa sürede sonlandırılması, ülkemizde darbe koşullarının artık geçerli olmadığını göstermek açısından önemlidir. AB ile ilişkilerin sorgulanması, yargıya ve bağımsız kuruluşlara azalan güven, yatırımcıların anlamakta güçlük çektiği bir tablo ortaya çıkarıyor. Bu tablonun olumluya dönmesini sağlayacak adımların atılmasının yanı sıra yatırımcılar için daha öngörülebilir bir yatırım ortamı sağlamak amacıyla istikrarlı makroekonomik yapının sürdürülmesi ve acilen öngörülebilir net bir ekonomi politikası çerçevesinin çizilerek, iyi bir iletişimle yatırımcıya anlatılması gerekiyor.
2017’de de zorluklar bir süre devam edebilir ancak biz ülkemizin ve ekonomimizin potansiyeline güveniyoruz. Bu potansiyeli TÜSİAD olarak her fırsatta hem yurtiçi hem de yurtdışı ziyaretlerimizde dile getiriyor, ülkemizi daha iyi anlatmaya gayret ediyoruz. Türkiye’nin güçlü ekonomisine, insan kaynağına ve potansiyeline güvenimiz sonsuz.”
Teşvik paketlerini çok olumlu buluyoruz. Özellikle teknoloji odaklı yatırımlara, Ar-Ge ve inovasyona yönelik teşvikler iş dünyasının 21.yy dinamiklerine uyabilmesi için çok önemli.
Teşvik paketlerini çok olumlu bulduklarını belirten Erol Bilecik, özellikle teknoloji odaklı yatırımlara, Ar-Ge ve inovasyona yönelik teşviklerin iş dünyasının 21.yy dinamiklerine uyabilmesi için çok önemli olduğunu söyleyerek şunları ifade etti:
“Hükümetin bu yöndeki girişimlerinin hepsini destekliyor, elimizden gelen tüm katkıyı vermeye gayret ediyoruz. Teşvik sistemini tasarlarken mutlaka sektörel etkileşimlerini de hesaba katan etki analizlerinin yapılması ve teşviklerin en etkili alanlarda sağlanması büyük önem arz ediyor. Bunun için koordineli, öngörülebilir, sistemli bir yaklaşım gerekiyor.
Bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi de TÜSİAD için öncelikli konulardan biri. Güneydoğu için son dönemde çok önemli yeni teşvik ve paketler hazırlandı. Bu kapsamda görece az gelişmiş olduğu tespit edilen, toplam 23 ilimizi kapsayan bölgelerde yatırımların desteklenmesi için başlatılan Cazibe Merkezleri Programını yakından takip ediyoruz. Ve çok değerli buluyoruz.
TÜSİAD olarak TÜRKONFED ile beraber BORGİP projemize kararlılıkla devam ediyoruz. Malumunuz, yeni yatırımlar kadar, bölgede mevcut ekonomik yapının desteklenmesi de önemli. Biz de bu nedenle bölgedeki mevcut yatırımcıların ve girişimcilerin, girişim önerilerinin geliştirilmesi veya mevcut işletmelerinin büyütülmesinde ihtiyaç duydukları her türlü desteği iş dünyasının inisiyatifiyle, mentorlarımızla sağlamaya çalışıyoruz.”
Önemli olan istikrarın ve öngörülebilirliğin sağlanmasıdır ve bunun temel koşulu enflasyon oranının %5 ve altında istikrara kavuşturulmasıdır.
“Merkez Bankası’nın görevi anayasa çerçevesinde son derece açık ve net olarak belirtilmiştir: Fiyat istikrarını sağlamak.” diyen Bilecik, “Bunun için hangi politikaları uygulaması gerekiyorsa, hangi araçları kullanması gerekiyorsa bunu bağımsız bir şekilde yapmalıdır. Nihayetinde faiz de kur da birer fiyattır ve zaman zaman yüksek, zaman zaman düşük olabilir. Önemli olan istikrarın ve öngörülebilirliğin sağlanmasıdır ve bunun temel koşulu enflasyon oranının %5 ve altında istikrara kavuşturulmasıdır”
şeklinde konuştu.
Risklerimizi iyi yönetmemiz ve fırsatlarımızı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekir.
Erol Bilecik,
“Az önce bahsettiğim risklerimizi iyi yönetmemiz ve fırsatlarımızı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekir. Biz de önümüzdeki döneme iyimserlikle, pozitif düşünceyle bakarak bu yönde kararlı bir şekilde çaba gösteriyoruz”
dedi ve şunları kaydetti:
“TÜSİAD olarak Türkiye’nin hukuk devleti, özgürlükler toplumu, cazip bir yatırım ortamı, dijital dönüşüm başarısı ve eğitimde en ilerici reformların ülkesi olması için atılacak her adımın, her politikanın her zaman olduğu gibi en güçlü destekçisi olacağız.”
AB üyelik süreci Türkiye açısından öncelikli bir konu olmayı sürdürmelidir. Ekonomimiz ve tabi olduğumuz kurallar önemli bir ölçüde Avrupa tek pazarının parçasıyken karar mekanizmalarının dışında kalacağımız bir imtiyazlı ortaklık senaryosu ulusal egemenliğimiz açısından ciddi bir risk faktörüdür.
AB üyelik sürecinin Türkiye açısından öncelikli bir konu olmayı sürdürdüğünü ifade eden Bilecik şunları söyledi:
“Ekonomimiz ve tabi olduğumuz kurallar önemli bir ölçüde Avrupa tek pazarının parçasıyken karar mekanizmalarının dışında kalacağımız bir imtiyazlı ortaklık senaryosu ulusal egemenliğimiz açısından ciddi bir risk faktörüdür. Bunun ötesinde üyelik sürecinin sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarda sağladığı reformlar ve standartlarımızın yükselişine katkısı ülkemiz için her zaman değerli olmuştur. Hem Türkiye’den hem de AB tarafından kaynaklanan nedenlerle üyelik sürecinin aksaması ve geleceğe yönelik her iki tarafta oluşan belirsizliklerin üzerine gitmemiz gerekir. Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin başta demokratik reform ve temel özgürlükler temelinde sürmesi gerekir, bunun da en sağlıklı yolu üyelik perspektifidir. Gümrük birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisi gibi konular bu perspektifi kolaylaştırıcı araçlardır. Bu alanlarda ilerlemenin sağlanması, Kıbrıs sorununun kalıcı çözümü için çaba gösterilmesi konularında Avrupalı karar alıcılar, iş dünyasındaki muhataplarımız ve kanaat önderleriyle temaslarımız çerçevesinde çalışmalarımıza devam edeceğiz.
AB, TÜSİAD'ın gündeminde daimi bir çalışma alanı, tüm ekonomik ve sosyal politika alanlarını yatay kesen bir konudur. TÜSİAD içinde 10 Yuvarlak Masamız, 35 Çalışma Grubumuz ve 7 Temsilciliğimizin çalışma odaklarında AB konusu vardır. Türkiye gerek mevzuat, gerek kurumların yapısı ve işleyişi olarak küresel ekonomiye entegre olmuş bir ülkedir. AB üyelik süreci ve Gümrük Birliği ile zaten bu bloğun bir parçasıyız. Dolayısıyla AB'de bugünü ve geleceği ilgilendiren her konu Türkiye için de geçerlidir. Üyesi olduğumuz Business Europe aracılığı ile de Türk özel sektörünün bu konulardaki görüşlerini her fırsatta Avrupa'daki muadil kuruluşlarımız ve AB temsil kurumları ile paylaşmaktayız.”
Hala önümüzde işgücü reformu, vergi reformu gibi eskiden gelen ihtiyaçlar vardır. Ayrıca 21. yy dinamikleriyle uyum içinde olmak için çok ihtiyaç duyduğumuz eğitim alanında, teknoloji alanında ve bilişim altyapımızda atmamız gereken adımlar var. Hızla bunlara odaklanmalıyız.
diyen Bilecik son iki senenin iki seçim ve darbe girişimi ile geçtiğini, ekonomide yapısal reformlara öncelik verdiğimiz bir gündeme bir an evvel dönebilmeyi arzu ettiklerini belirterek şunları ifade etti:
“Nitekim dünya çok önemli değişimlerden geçiyor. Dijital devrimi yakalamak, olmazsa olmazımızdır. Hala önümüzde işgücü reformu, vergi reformu gibi eskiden gelen ihtiyaçlar vardır. Ayrıca 21. yy dinamikleriyle uyum içinde olmak için çok ihtiyaç duyduğumuz eğitim alanında, teknoloji alanında ve bilişim altyapımızda atmamız gereken adımlar var. Hızla bunlara odaklanmalıyız.”
Sistem tartışmasından önce demokrasinin kurum ve kurallarının işlemesini önemli görüyoruz.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, sistem tartışmasından önce demokrasinin kurum ve kurallarının işlemesini önemli gördüklerinin altını çizerek şunları kaydetti:
“Denge ve denetim mekanizmaları, güçler ayrılığı, güçlü meclis, bağımsız ve tarafsız yargı ve etkin bir icraat demokrasimizi geliştirecek unsurlardır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bireysel, fikri, etnik, dinsel, cinsel ve kültürel hak ve özgürlüklerini mutlak güvence altına alan bir devlet anlayışı çok önemlidir.”
TÜSİAD olarak, Türkiye’de hukuk devleti, ekonomik büyüme, yatırım ortamı, güçlü uluslararası ilişkiler, Sanayi 4.0 devrimi, dijital dönüşüm, sosyal ve bölgesel kalkınma, eğitim, gençlik, toplumsal cinsiyet eşitliği, enerji, çevre ve AB ile gümrük birliğinin güncellenmesi gibi ana konularımız doğrultusunda, ülkemizin daha güçlü olması adına çalışmalarımızı yeni yönetim dönemimizde de şevkle sürdüreceğiz.
“TÜSİAD, Türkiye’nin önde gelen girişimcilerinin ve iş dünyası yöneticilerinin oluşturduğu gönüllü bir iş dünyası kuruluşu olarak Türkiye ekonomisinde üretim, katma değer, kayıtlı istihdam ve dış ticaret gibi alanlarda önemli bir temsil yeteneğine sahiptir. 600 üyemizin temsil ettiği 4000’e yakın şirket kamu dışı milli gelirin % 50’sini, kurumlar vergisinin % 80’ini, kamu ve tarım hariç kayıtlı istihdamın % 50’sini ve enerji ithalatı hariç dış ticaretin % 85’ini kapsıyor”
şeklinde konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, şunları ifade etti:
“TÜSİAD, tüm çalışmalarını, Yönetim Kurulu üyelerimizin başkanlığında 10 Yuvarlak Masa ve yuvarlak masaların bünyesindeki 35 Çalışma Grubu vasıtasıyla gerçekleştiriyor. Bu çalışmalar Genel Sekreterlik, Temsilcilikler ve TÜSİAD Üniversite Forumları’nın destek ve katkısı ile sürdürülüyor.
Kurumsal devamlılık içinde, Türkiye’de hukuk devleti, ekonomik büyüme, yatırım ortamı, güçlü uluslararası ilişkiler, Sanayi 4.0 devrimi, dijital dönüşüm, sosyal ve bölgesel kalkınma, eğitim, gençlik, toplumsal cinsiyet eşitliği, enerji, çevre ve AB ile gümrük birliğinin güncellenmesi gibi ana konularımız doğrultusunda, ülkemizin daha güçlü olması adına çalışmalarımızı yeni yönetim dönemimizde de şevkle sürdüreceğiz.”






Longplay Dijital Ajans Hizmetleri