Erol Bilecik


İşlem Durum Simge - Process Status Icon
Popup Close
Erol Bilecik
Erol Bilecik Biyografi

TÜSİAD

Konuşmalarım


İç Denetim Kongresi Açılış Konuşması, 22.10.2019





Sayın SPK Başkanım, Değerli Konuklar ve Değerli Basın Mensupları,

Sizi, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Uluslararası 22. Türkiye İç Denetim Kongresi’nde sizlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyorum.

Kongrenin teması gerçekten çok güzel! “Güçlü Bellek, Sağlam Gelecek”. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; sağlam bir gelecek için 21. Yüzyıl’da başarının anahtarı, güçlü bir hafızadır. Biz toplumca, hafızası güçlü olanlara ayrı bir saygı duyarız. Onların deneyimlerine güvenir, kararsız kaldığımız konularda geçmiş tecrübelerinden faydalanmak için kapılarını çalarız. Kurumlarımız için de, imrendiğimiz o insanlar gibi güçlü ve sağlam bir belleğe sahip olmak, önemlidir. Ben hayal kurmanın önemine de inanırım ama daha iyi bir gelecek için sadece hayal gücü değil; bellek gücü de şart!

Değerli Konuklar, 

Ben de kendi hafızamı tazelemek için yakın zamanda, 5 sene önceki İç Denetim Kongresi’nin programını inceledim. 5 sene önce suiistimal riski, bilgi sistemleri denetimi, risk esaslı denetim planlaması, iç denetimin yarattığı katma değer gibi konuları konuşuyormuşuz. Çok değil 5 sene sonra, bugün, bir başka İç Denetim Kongresi’nde kurumsal girişimciliği, inovasyonu, insan kaynakları stratejilerini, veri merkezlerinin akıllı dönüşümünü, teknoloji ve değişim yönetimini tartışıyoruz. 

Dünyadaki hızlı değişimi görmek için sadece katıldığımız toplantıların gündemlerinin birkaç sene içindeki müthiş değişimine bakmamız bile yeterli. Değişim artık kaçınılmaz. İşlerimizi değişen bu yeni dünyaya adapte etmeden, küresel boyutta rekabet edebilmemiz -hatta ayakta kalabilmemiz bile- inanın mümkün değil. 

İç denetim, yakın geçmişte yaşanan büyük usulsüzlüklerin neticesinde önce yalnızca finansal denetim görevi ile başlamıştı. Bununla birlikte, zaman içerisinde risk yönetimi, hedeflerin önceliklendirilmesi, operasyonların basitleştirilmesi, hissedar değerini korumak gibi birçok fonksiyonu barındıran bir göreve dönüştü. 

Bir yandan iç denetimden beklenen rol ve sorumluluklar artarken, diğer yandan şirketler daha karmaşık riskler ve daha belirsiz ve zorlu bir ekonomik ortamla karşı karşıya kalıyor.

Bu zorluklara cevap vermek ve artan paydaş beklentilerini karşılamak için, etkili iç denetim departmanları ve yeni döneme adapte olmuş strateji ve tekniklere ihtiyacımız var. Mücadele ettiğimiz koşullar değiştiğine göre, mücadele taktiklerimiz de değişmelidir. Çünkü sporda olduğu gibi, iş hayatında da taktik değişirse skor da değişir.

Değerli Konuklar,

Yönetim işleriyle uğraşan herkes muhakkak duymuştur: “Ölçemediğiniz hiçbir şeyi kontrol edemez; kontrol edemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz.” Değişen koşulları ölçebildiğimiz ölçüde, kurumlarımızı başarıyla yönetir ve daha iyi bir geleceğe taşırız. Bu noktada kritik soru şu: İç denetim fonksiyonumuz, bu risk ortamını kontrol edebilecek ve  bu değişimi yönetebilecek yetenek ve araçlara sahip mi?

Futbolla ilgisi olanlar bilir. “Taktik, sahaya göre belirlenir.” Sahaya bir bakalım. 

Dünya, yıkıcı bir dönüşümden geçiyor. Bu dönüşümün en belirleyici faktörü şüphesiz, dijital teknolojilerdir. Hızla gelişen teknolojileri ve zamanın ruhunu yakalamanın formülü ise bu dönüşüme hızla uyum sağlamaktır.

Daha önce birçok vesileyle ifade ettiğimiz üzere, TÜSİAD olarak biz, Türkiye’nin yeni hikayesinin “Dijital Dönüşüm” üzerinden yazılacağına inanıyoruz. Hammaddenin üretiminden tedarik sistemine, tüketici bilincinin geliştirilmesine kadar bütün süreçlerde iş modellerini yenilikçi bakış açısıyla şekillendirmemiz ve dijital dönüşümü sağlayacak inovatif çözümler geliştirmemiz gerekiyor. 

Ve elbette tüm bu gereksinimlere cevap verebilecek, dijital çözümlerin doğru şekilde entegre edildiği yeni bir iç denetim anlayışına ihtiyacımız var. Burada iyi haber şu ki, her geçen gün artan veri ve daha ulaşılabilir hale gelen teknolojiler, iç denetim birimlerinin daha etkili çalışmalarına imkan sağlıyor. Ancak; iş sadece teknolojiyle bitmiyor.  İş, insanda bitiyor.

Büyük veriyi anlamlı sonuçlara dönüştürebilmek için, öncelikle şirketlerde geniş kapsamlı bir zihniyet değişimine ihtiyaç var. Büyük veri ve analitiğin gücü konusunda farkındalığın arttığı ortada. İç denetimde bu imkanlardan daha verimli bir şekilde yararlanmak için ise daha gidecek çok yolumuz var.

Bakın, veriler ortada. Uluslararası İç Denetim Enstitüsü’nün 2017 yılında yaptığı araştırma, iç denetim departmanlarının % 92'sinin büyük verilerle ilgili riskleri anladığını, ancak % 26’sının hala büyük verileri denetlemediklerini gösteriyor. 

Benzer bir sonuç, siber güvenlik riskleri konusunda da görülüyor. Bu risklerin farkındayız ancak bu risklere karşı önlemleri yeterince alabilmiş değiliz. Fırtına bir sonuçtur. Mesele, fırtına yaklaşırken onu görmek ve tedbir almaktır. Gerekli tedbirlerin alınması için, iç denetim birimlerinin hem insan kaynağından, hem de teknolojiden  daha iyi faydalanarak yönetim ve denetim kurullarını riskler konusunda zamanında uyarması çok önemli. “Akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir.”

Değerli Konuklar,

“Büyümek için en iyi zaman, başka kimsenin risk almaya cesaret edemediği zamandır.” Büyümek için risk almak zorundayız. Bu nedenle, düzenleyicilerin ve yönetim kurullarının gündemindeki bir diğer önemli konu da “risk kültürü”dür. Hayatın her alanında olduğu gibi, iş yaşamında da davranışlarımızı, kültür belirliyor.

Bir şirkette kararların nasıl alındığı ve uygulandığı ve yönetimin risk iştahı, çalışanların işlerini nasıl bir anlayışla yaptığında gizlidir. Bu anlamda, alıştığımız maddi riskleri denetlemenin yanı sıra, şirketin yönetim süreçleri, davranış normları, iç ve dış beyanları ve ödül sistemleri gibi maddi olmayan faktörler de denetlenmelidir.

Dünyadaki değişimi yakalamak için, güncel trendleri takip etmemiz ve iş yapma süreçlerimizi esnek bir yapıya kavuşturmamız gerekiyor. Yakın zamanlı bir örneğe bakalım. Bu senenin başında FedEx, İngiltere Ulusal Sağlık Servisi NHS ve Telefonica gibi yüzlerce dünya çapında tanınmış kuruluşa saldıran virüs, hepimiz için ciddi bir aydınlanma oldu. Bütün dünya gördü ki dün önemli olan bir risk, bugün artık o kadar önemli olmayabilir. Bugün hiç aklımıza gelmeyen bir risk ise yarın bir anda önemli bir tehdit olarak hayatımızı altüst edebilir. En iyi savunma, her şeye hazır olmaktır.

Değerli Konuklar,

Bir konuya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Türkiye’de bazen denetim ile yasaklama kavramlarını karıştırabiliyoruz. Normal şartlarda oldukça sağlıklı bir amaca hizmet eden denetimi, madalyonun öbür yüzünden ele alıp yanlış yorumlamak, doğru değildir.

Denetim, yasakçı ve sansürcü bir zihniyetle, belli ideolojileri serbest bırakıp diğerlerini yasaklamak ve hatta cezalandırmak olarak görülmemelidir. Wikipedia’ya erişimin yasaklanması, Netflix ve YouTube gibi dijital servislere RTÜK denetimi gelmesi, dış dünyadan  çok eleştiri aldığımız bir denetim yaklaşımıdır. En iyi denetim, ceza ve yasaklara başvurmadan; tarafsız, çağdaş, demokratik, evrensel değerlere bağlı bireyler yetiştirmektir. Çünkü unutulmamalıdır ki, dünyada denetlenemeycek bir şey varsa o da özgürlüktür. Özgürlük, denetlenemez. Denetimin çok farklı biçimde tartışılmasına son verilmesini ve bu tür baskıcı yaklaşımlara yol verilmemesini diliyoruz. Türkiye, dünyada böyle ilklerle gündeme gelmemeli!

Değerli Konuklar,

Kurumsal yönetim ilkelerinin benimsenmesi, yakın geçmişte yaşadığımız ekonomik krizlerde yerli ve yabancı yatırımcının güveninin tesis edilmesinde önemli bir rol oynadı. Bu ilkeleri benimseyen şirketlerimiz, uluslararası piyasalarda finansman kaynaklarına daha ucuz, hızlı ve kolay ulaşabildiler. Bu durum, krizlerin daha kolay aşılmasını sağladı.

İnanıyorum ki kurumsal yönetimi içselleştiren ve yapılarını uluslararası standartlarda kuran şirketlerimiz, geçmiş tecrübelerinin de yardımıyla, bugün içinde bulunduğumuz zor günlerde de hızla toparlanarak yoluna devam edecekler. Bu etkinliğe gösterilen ilgi de zaten şirketlerimizin bu konudaki yüksek farkındalık düzeyini bizlere gösteriyor. Daha aydınlık bir gelecek için, Türkiye İç Denetim Enstitüsü gibi bize doğru hedefleri gösteren, bizleri yılmadan usanmadan yarınlar için daha çok çalışmaya motive eden kurumlara ihtiyacımız var.

Bu vesileyle Türkiye İç Denetim Enstitüsü’ne (TİDE’ye) kurulduğu günden bu yana, dünya gündemini yakından takip ederek ülkemizde kurumsal yönetim ve iç denetim kültürünün yaygınlaşmasına ve bu alanda çok sayıda profesyonelin yetişmesine imkan sağladığı için teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.

Türkiye İç Denetim Enstitüsü’nün web sayfasında Atatürk’ün çok güzel bir sözü var. Ata’mız demiş ki “Yaptıkları işin doğruluğuna inanan insanlar, çalışmalarının denetlenmesinden, karşı fikirler ortaya atılmasından ve tercihleri üzerinde münakaşa yapmaktan zevk alırlar.”. Ne kadar güzel bir söz. Zira; doğruyu yapanların, çekinecek bir şeyi yoktur.

Toplumumuzda doğruyu yapanların giderek çoğalması temennisiyle hepinizi birkez daha TÜSİAD Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum.






Longplay Dijital Ajans Hizmetleri