Erol Bilecik


İşlem Durum Simge - Process Status Icon
Popup Close
Erol Bilecik
Erol Bilecik Biyografi

TÜSİAD

Konuşmalarım


The One Awards, 08.01.2019





İletişim ve Marka Dünyasının Değerli Temsilcileri, Değerli Basın Mensupları, Değerli Konuklar,

Sizi, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bugün bu değerli etkinlikte sizinle bir arada olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’ni kazanan tüm kurumlarımızı şimdiden gönülden tebrik ediyor, yeni yılın ülkemize ve dünyaya sağlık, barış, mutluluk ve iyilikler getirmesini temenni ediyorum.

Değerli Konuklar,

Yeni bir yılın ilk günlerindeyiz. Bir yılın bitişi, yeni bir yılın başlangıcı hep umudu temsil etmiştir. Yeni yıl hepimiz için yeni başlangıçlar, yeni hedefler ve yeni planlar anlamına gelir. Yapmak istediklerimizi hayal eder ve taptaze bir enerji, inanç, motivasyon ve en çok da kuvvetli bir umutla yola çıkarız.

Geri dönüp baktığımda, birçok zorlukla sınandığımız bir yılı ardımızda bıraktığımızı görüyorum. Bugün artık önümüze bakma, ayağa kalkma ve harekete geçme zamanı. Geçen yıl çok sayıda güçlükle mücadele etmiş olsak da Türk insanının DNA’sında karamsarlık ve umutsuzluk asla bulunmaz. Çünkü Şems’in sözleriyle “Hayat bu, bir bakarsın her şey bir anda son bulur. Hayat bu, son dediğin an her şey yeniden can bulur.”

Bu akşam, yılın ilk günlerinde olmamızı fırsat bilerek, sizlerle birlikte yeni hayaller kuralım istiyorum. Hepimizin en büyük ortak değeri, Atatürk’ten bizlere emanet olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Gelin bu akşam birlikte Türkiye’nin marka değerini artırmak için hayaller kuralım. Unutmayalım ki hayaller, geleceğin provasıdır.

Değerli Konuklar,

Türkiye, dünya için çok önemli bir ülke. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletine sahip ve serbest piyasa ekonomisini kabul etmiş bir ülke olmasıyla, eşsiz insan kaynağıyla ve zengin kültürüyle Türkiye, küresel ölçekte vazgeçilmez önemde.

Kişi, firma veya ülke, hiç fark etmez; marka olmak zor iş. Türkiye’nin 2023’te hedeflediği ekonomik kazanımlara ulaşması için öncelikle “marka ülke” olması gerekiyor. Sizler, Türkiye’nin en değerli markalarını yönetiyorsunuz. Dolayısıyla en iyi sizler biliyorsunuz ki Türkiye, marka olmak için aslında çok güçlü bir potansiyele sahip.

İşte bizim hayalimiz, ülkemizin bu potansiyelini hayata geçirmesidir. Biz biliyoruz ki sahip olduğumuz coğrafi, tarihi ve siyasi güçle; demokratik, insan haklarına saygılı, uzlaşma içinde yaşayan, teknoloji üreten, yarınlara hazır, eğitimli genç nüfusumuzla Türkiye için yeni başarı hikâyeleri yazabilir ve Türkiye’nin marka değerini artırabiliriz.

“Markada gözü olmayan ülkelerin, küresel rekabette izi olmaz.” Bu nedenle, Türkiye’nin marka değerini artırması bir zorunluluktur. Peki, ülkemizin marka değerini nasıl artırabiliriz? Bu akşam buna birlikte bakalım ve farklı 7 konuya kısa kısa göz atalım istiyorum.

Değerli Konuklar,

Türkiye; coğrafi konumu, gelişmekte olan ekonomisi, dinamik pazarı, uluslararası piyasalardaki deneyimi ve başarılı iş dünyası sayesinde önümüzdeki yıllarda dünyada en hızlı parlayabilecek ülkelerin başında geliyor.

Ancak güçlü bir marka olmak için, Türkiye’nin önce doğru algılanması gerekli. Türkiye’nin ülke imajının iyileştirilmesi ve bunun sürekliliği çok önemli. İşte burada devreye her şeyden önce Türkiye’nin dış politikası giriyor.

Türkiye’nin hedefi, kurallara dayalı küresel liberal demokratik bir düzene entegre olmaktır. Bunun politika düzeyinde karşılığı ise AB üyelik sürecimiz ve ABD ile iyi ilişkilerdir. Dolayısıyla bugün su ne kadar bulanık olursa olsun, demir atacağımız tek liman daima batıdır.

AB sürecinde olmamız ekonomi, teknoloji, diplomasi, demokrasi ve hukuk alanlarında ülkemize çok şey kazandırdı. Bugün, AB müzakere sürecinin resmen sonlandırılması riskiyle karşı karşıyayız. Bir an evvel bu hatadan dönülmelidir. Türkiye, AB üyeliği yolunda ilerlemek için daha güçlü adımlar atmalıdır. Bu yol dönem dönem inişli çıkışlı olsa da, Mevlana’nın sözleriyle “Maksadın yüceliği, yolun sıkıntısından belli olur.”

Özetle; Türkiye’nin marka değeri, dış ilişkilerindeki başarılarla artar.

Değerli Konuklar,

Türkiye’yi marka yapan değerlerden bir diğeri, ekonomisidir. 2018 iş dünyası için ekonomide çok inişli çıkışlı bir yıl oldu. Ancak şimdi artık artısıyla eksisiyle, 2018’i geride bırakıp önümüze bakma zamanı.

2019’da bir süre daha finansmana erişim, nakit sıkışıklığı ve kredi daralmasının devam edebileceğini öngörüyoruz. TÜSİAD olarak 2019 için ana senaryomuz, nispeten ekonominin büyümeye döndüğü, politika adımlarının hızlıca atıldığı, küresel finansal koşulların bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri desteklediği senaryo. Bu senaryoda %1’ler civarında bir büyüme ve enflasyonda %17 civarına gerileme öngörüyoruz.

İş dünyası olarak zorlu 2018’un ardından 2019’dan beklentilerimiz yüksek. Bu yüksek beklentilerin gerçekleşmesi için ekonomimizin bir çıpaya ihtiyacı var. Bu çıpa, güçlü kurumlar ve kural temelli politika yapımıdır. Şüphesiz 2019 öngörülerimizde en büyük etken, biraz dış dünyaya ama ağırlıkla da bizim seçimlerimize bağlı. Çünkü ekonomi, yapılan tercihlerin toplamıdır.

Özetle; Türkiye’nin marka değeri, ekonomideki doğru tercihlerle artar.

Değerli Konuklar,

Türkiye’yi Türkiye yapan temel değerlerin arasında ‘demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, adalet, basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı’ en ön sıralarda gelir. Bu nedenle Türkiye markasını güçlendirmenin yolu en başta şeffaf, uzlaşmacı, adil ve demokratik bir toplum olmaktır.

Dünya Adalet Projesinin Hukukun Üstünlüğü endeksinde, Türkiye bu yıl 110 ülke arasında 103’üncü sırada yer aldı. Eğer güçlü bir marka olacaksak, eğer ilk 10 ekonomi arasına girmeyi gerçekten hedefliyorsak, hukukun üstünlüğünde de ilk 10’a girmeliyiz.

Hukuk devleti demek, demokratik anayasal düzen, bağımsız ve tarafsız yargı, özgür basın, yasal güvenceye bağlanmış insan hak ve özgürlükleri, kuvvetler ayrılığı ve en önemlisi laik bir toplumsal düzenin varlığı demektir. Bu bir temenni değil, güçlü bir Türkiye’nin olmazsa olmazıdır.

Şüphesiz hepimiz aynı trendeyiz. Ancak “Aynı trende olmak, herkesi aynı yolun yolcusu yapmaz”. Trenin hedefimize varması için demokrasi, adalet ve özgürlükler yolunda yolcu olmalıyız.

Özetle; Türkiye’nin marka değeri, demokrasi ve hukukun üstünlüğü yolunda ilerlemesiyle artar.

Değerli Konuklar,

Başka hiçbir ülkede bu kadar farklı medeniyetin bir arada yaşadığını göremezsiniz. Türkiye’nin en büyük zenginliği, sahip olduğu farklılıklardır. Türkiye markasını güçlendirmenin yolu, bu eşsiz potansiyelin farkında olmaktır.

Zaman zaman toplumsal kutuplaşma eksenindeki tartışmaların, gündelik yaşamımızdaki yerini artırdığını gözlemliyoruz. Toplumsal barış ve hoşgörü, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anadolu topraklarında yaşamış onlarca farklı medeniyetten miras aldığı evrensel değerlerdir.

Bu değerleri sahiplenmek, güçlendirmek ve toplumumuzun her kademesine yaymak, hem ulusal çıkarımızı gözetmek hem de insanlığa karşı görevimizi yerine getirmektir. Atatürk’ün dediği gibi “birlik ve beraberlik; ölümden başka her şeyi yener.” Bu nedenle şunu unutmamamız gerekiyor: Uzlaşma asla yenilgi değildir.

Özetle, Türkiye’nin marka değeri, toplumsal birlik beraberliğin sağlanmasıyla artar.

Değerli Konuklar,

Dijitalleşme ile dünya bambaşka bir yere gidiyor. Sadece iş yapış şekillerimiz değil, aslında hayatlarımız değişiyor. Ekonomi, bilim, sanat, her şey dijital dönüşümle yeniden şekilleniyor. Böyle bir dünyada var olmanın yolu değişime uyum sağlamaktan geçiyor.

Bu konuda Türkiye’nin en büyük gücü, şüphesiz genç nüfusumuzdur. Özgür düşünen, bilim-kültür-sanat alanlarda iyi yetişmiş, yaratıcı ve sosyal sorumluluk sahibi bireyler, ülkemizin en önemli milli ve uluslararası güç kaynağı olacaktır.

Dijital dönüşümün eşiğinde insanı odağa alarak çağın ve geleceğin becerilerine sahip, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan nesiller yetiştiren bir eğitim sistemi, bu nedenle en önemli meselemizdir.

Biz inanıyoruz ki gerek şirket, gerek sektör, gerek ülke olsun; değişime odaklananlar ayakta kalacak, diğerleri ise yerinde sayacak! Türkiye’nin ise böyle bir seçeneği elbette olamaz. Çünkü “Hayatta kalan, ne en güçlü olan, ne de en zeki olandır. Değişime en çok adapte olabilendir.”

Özetle, Türkiye’nin marka değeri, çağa uygun bir eğitim anlayışıyla artar.

Değerli Konuklar,

Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının zeminini, Cumhuriyet devrimleri oluşturur. Bu reformların temelinde ise kadınların kamusal alana girmeleri ve erkeklerle birlikte kalkınma sürecine katılmaları yer alır.

Dünyanın büyük ekonomilerinden ve güçlü markalarından biri olmayı hedefleyen Türkiye’nin, toplumun yarısını oluşturan kadınların gücünü her alana dahil etmeden ekonomik, insani ve sosyal kalkınmada sıçrama yapması mümkün değildir. Bu nedenle her zaman vurguluyoruz: “Tek kanatla geleceğe uçamayız!”

Özetle, Türkiye’nin marka değeri, kadına verdiği değerle artar.

Değerli Konuklar,

Sizlerin çok iyi bildiği üzere; marka olmanın en önemli kuralı, güçlü bir vizyon ortaya koymaktır.

Bizim hayalimizde çok güçlü bir Türkiye var. Ve vizyonumuzda,

  • Güçlü ekonomi politikaları olan,
  • Çağdaş bir eğitim anlayışına sahip,
  • Uzlaşmacı bir dış politika ile hareket eden,
  • Evrensel kurallara bağlı bir yargı sistemi ve adaletin herkes için sağlandığı güçlü bir hukuk devleti olan,
  • Herkesin kendini korkusuzca ifade edebildiği bir özgürlük ortamında, insanların kutuplaşmadan bir arada yaşadığı bir Türkiye var.

Bu vizyonu hayata geçirmek için hep birlikte çalışmalıyız. Unutmayalım ki “Hayata geçmeyen vizyon, halüsinasyondur.”

Değerli Konuklar,

Diyorlar ki “Türkiye’den dünya markası çıkar mı?”. Bu topraklardan çıkmış eşsiz bir dünya markası var zaten. Modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bu topraklardan çıkan en büyük dünya markasıdır.

Ve sözün özü;Türkiye’nin marka değeri, ancak ve ancak Atatürk’ün yolundan yürünmesiyle artar!

Bu uğurda dönem dönem zorluklarla karşılaşsak da her şeye rağmen unutmayalım ki umut, bu toprakların en kuvvetli duygusudur. Bize düşen, size düşen; ne olursa olsun, en zor zamanlarda bile  “enseyi karartmamak”tır.

Çünkü “bir yerde yaşam varsa, orada umut da vardır”. Ve umut varsa, her şey kolaydır. 2019 yılında umudunuz daim olsun!

Türkiye’nin daha aydınlık ve daha mutlu yarınlara daha güçlü markalarla girmesi temennisiyle hepinize bir kez daha teşekkür ediyor, TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.






Longplay Dijital Ajans Hizmetleri