Erol Bilecik


İşlem Durum Simge - Process Status Icon
Popup Close
Erol Bilecik
Erol Bilecik Biyografi

TÜSİAD

Konuşmalarım


Sektörel Sürdürülebilirlik Araştırması Semineri, 14.12.2018





Sayın Rektörüm, Değerli Konuklar ve Değerli Basın Mensupları,

Sizi, şahsım ve TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bilirsiniz, “ilk”ler iz bırakır. Bugün sizlerle Özyeğin Üniversitesi ve TÜSİAD akademik işbirliği ile kurulan Sürdürülebilir Kalkınma Forumu’nun “ilk” etkinliğinde birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum.

Değerli Konuklar,

Bugün sona erecek olan Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde İklim Değişikliği Performans Endeksi açıklandı. Yapılan açıklamalar üzücü ama şaşırtıcı değil. Endekse göre küresel karbondioksit emisyonları yeniden tırmanışa geçti.

Bu durumun nedeni olarak küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulmasına ve hatta 1,5 derece ile sınırlandırılmasına yönelik stratejilerin ülkeler tarafından maalesef hala uygulamaya geçirilmemesi gösteriliyor. Endeksin ilk üç sırasına hiçbir ülke layık görülmedi.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu sekiz G20 ülkesi, çok düşük performans sergiledi. 56 ülkenin değerlendirildiği sıralamada ise Türkiye 50. sırada yer aldı. İklim değişikliği ile ilgili maalesef bugün karşımızdaki tablo budur ve çok üzücüdür.

Değerli Konuklar,

Şurası kesin: İklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi ve sosyal eşitsizlikler gibi giderek büyüyen küresel sorunlar, tüm insanlığın ortak sorunudur. Bu sorunların çözümünde iş dünyasının rolü ise artık tüm paydaşlar tarafından kabul edilen bir gerçek.

“Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan, yanlışı yapan kadar sorumludur.” Bu nedenle, gün geçtikçe gelişen yeni teknolojiler ve yöntemlerle dönüşen özel sektör, masada “sorunun kaynağı” olarak değil “çözümün ortağı” olarak yer almak istiyor.

Doğa, tüm dünyada alarm sinyalleri veriyor. Gerçekleri görmezden gelmek, özellikle iklim söz konusu olduğunda gerçeğin gücünü değiştirmez. Bugün dünya siyasetine ve ekonomisine yön veren birçok ülke bunu yapıyor ama bu Türkiye için örnek teşkil etmemelidir.

Değerli Konuklar,

“Sürdürülebilirlik” Türkçe’de söylenmesi en zor kelimelerden biri olsa da artık sıkça kullanılıyor. Sürdürülebilirlik, bugünkü neslin ihtiyaçlarının, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün verilmeden karşılanmasıdır. Dünyanın geleceğiyle ilgili sorumluluk sahibi herkes, bugün artık sürdürülebilir ürün ve hizmetlere yöneliyor.

Bunu karşılamak, şüphesiz tüm firmalara, sektörlere ve ülkelere rekabet avantajı sağlıyor. UNDP’nin hesaplarına göre, bugün iş dünyası, insanların sürdürülebilirlik beklentilerini doğru okursa bu alanda yapılacak yatırımların 2030 yılında 12 trilyon dolar değerinde pazar fırsatı yaratması mümkün.

Değerli Konuklar,

Bu genel resimden sonra, kimya sektörüne yakından bakalım. Kimya sektörü ve onun alt kolları olan plastik ve kauçuk sektörleri, doğrudan ve dolaylı olarak dünyada 20 milyondan fazla kişiye istihdam sağlayan, dört trilyon dolarlık küresel bir sektör.

Bugünün dünyası, tükettiğimiz gıdalardan yolculuklarımıza, giydiğimiz kıyafetlerden kullandığımız teknolojilere kadar kimya endüstrisinin ürünlerine bağlı.  Diğer yandan; küresel enerji sisteminin hala ana aktörü olan petrol, başta gelişmekte olan ülke ekonomileri olmak üzere, küresel ekonominin merkezinde yer almaya devam ediyor.

Bu sektörler, dünyada ekonomik ve sosyal kalkınmanın itici gücü konumunda. Ancak şunu da biliyoruz ki bu sektörlerin çevreye tehlike arz eden yapıları itibariyle sürdürülebilir kalkınmaya olumsuz etkileri de olabiliyor.

Burda yapılması gereken şey, seçimlerin doğru yönlendirilmesidir. Kimya ve petrol sektörleri, tüm tedarik zinciri boyunca sorumlu üretimi teşvik ederek; çevreyi koruyan, sosyal ilerlemeyi teşvik eden ve ekonomik büyümeyi destekleyen yenilikçi ürünler ve uygulamalar geliştirerek Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne destek verebilir.

Şirketler, sadece işlerinin ve markalarının geleceğini değil, hepsinden önce dünyanın geleceğini düşünerek bu etkileri minimuma indirmek için adım atabilir. MIT tarafından yapılan bir araştırma, 2015 yılında kimya sektöründe şirketlerin %85’inin sürdürülebilirlik stratejisi olduğunu gösterirken, bu oranın 2009 yılına göre %70 arttığını da ortaya koyuyor.

Ancak unutmamak gerekiyor ki bir şirketin sürdürülebilirlik programı olmasıyla gerçekten sürdürülebilir olması arasındaki temel fark “ölçüm”dür. Bir şirketin sürdürülebilirlik performansının ölçümlenebilmesinin en etkin yolu ise şirketin kamuoyuyla paylaştığı bilgiler ve raporlardır.

Meşhur, “ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz” ilkesini bilirsiniz. Ölçüm yapan şirketler, iyileştirme ve ilerleme alanlarını tespit ederek geleceğe daha sağlam adımlarla ilerliyor. İyi haber; dünya genelinde sürdürülebilirlik raporlaması ve entegre raporlama yapan şirketlerin sayısı her geçen gün hızla artıyor. Ülkemizde de uluslararası standartlarda raporlama yapan şirketlerin her geçen gün çoğaldığını görmek bizleri çok memnun ediyor. Bugün şirketlerimizin dünyadaki rakiplerine göre nerede olduğunu karşılaştırma imkanını da bulacağız.

Değerli Konuklar,

Sürdürülebilirliğin, çevreden kurumsal yönetişime, tedarik zincirinden insan haklarına kadar birçok yönüyle incelenmesi ve ele alınması gerekiyor. Bu ihtiyacın farkında olarak,  geçtiğimiz sene Özyeğin Üniversitesi ve TÜSİAD olarak Sürdürülebilir Kalkınma Forumu’nu kurduk. 

Bu Forum’u kurarken, dünyadaki sürdürülebilirlik gündemini yakından takip etmek, kalkınmayı sürdürülebilir kılacak politikalara katkı sağlamak ve iş dünyasının bu alandaki dönüşümüne destek olmayı hedefledik.

Bugün burada belirlenen sektörler için ilk bulguları paylaşacağımız araştırma, Türk iş dünyasının sürdürülebilirlik performansını sektörel olarak ortaya koymak ve sürdürülebilir kalkınma için sektörel politikalar önermek amacıyla başlatıldı. Özyeğin Üniversitesi’nden değerli hocalarımız birazdan elde ettikleri bulguları bizlerle paylaşacaklar.

Kimya, petrol, plastik ve kauçuk sektörlerinde Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin sürdürülebilirlik performansını birçok alt kırılımda inceleyeceğimiz bu çalışmanın ilgili sektörler için yön gösterici olacağına inanıyorum. Çalışmanın tanıtımının ardından gerçekleştireceğimiz panelde, bu bulguları tartışacak ve şirketlerimizden iyi uygulama örnekleri ve önerilerini dinleyeceğiz.

Değerli Konuklar,

Bütün insanlık için daha sürdürülebilir, daha mutlu, daha güvenli bir yeryüzü bırakmak, hepimizin gelecek nesillere borcudur. Doğayı koruma çabamız, aslında kendimizi koruma çabamızdır.

Sürdürülebilir bir gelecek kavramının ülkemizde benimsenmesi ve bu doğrultudaki uygulamaların hayata geçirilmesi temennisiyle hepinizi bir kez daha TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.






Longplay Dijital Ajans Hizmetleri